Annem [Müjgân Demir] anlatıyor:
[...] Bunlardan hiç gözünü ayıramazsın, devamlı bakacaksın napıyor, öteki napıyor diye... Sonra telefon çaldı; ben de telefonla konuşayım dedim, arkadaşım Suzan'dı arayan. Telefonla konuşuyorum; ondan sonra birden bir baktım, başımı çevirdim ki Serdar ayaklarının parmak uçlarına basa basa tellerden [Hatırlıyorsunuz elbette değil mi? Doğan Apartmanı'nın C Bloğu'nda 3. katta No: 33'ün balkonu biz yaramazlara karşı tedbiren boydan boya telle çevrilmişti ya...] yukarıya kadar çıkmış, aaaaa nerdeyse uçacak oğlan, az kalmış; tel ne kadar biliyor musun, neredeyse sizin aynanın üzerine kadar; oraya kadar basa basa çıkmış; aaaa ben şimdi bıraktım telefonu, "Ne yapıyorsun," diye koştum hemen, ordan onu aldım, oradan geliyorum ki arkada "şangur şungur", yüksekçe bir dolabın üzerinde Sümerbank’ın bir tane vazosu var ama üstünün renklerine bayıldım yani çok beğendim ve aldım. Bu da [bendeniz Çiğdem] çıkmış oraya, ordan vazoyu çekmek isterken vazo şangır diye yere, bu sefer ben başımı çevirdim; biri kucağımda, öbürü gelmiş vazoyu kırmış; başımı çevirdim hemen daha bir şey söylemeden bu [bendeniz Çiğdem] dedi ki: “Çalışınca alırım anne,” [...]
)O(
)O(